Ramazan: Sabrın ve şükrün ayı

Ramazan, Müslümanlar için sadece bir aç kalma süreci değil, aynı zamanda ruhun, iradenin ve şükrün bir sınavıdır. İnsan, günlük yaşamında çoğu zaman sahip olduğu nimetleri fark etmez. Ancak oruç, insanın neye sahip olduğunu anlaması için bir fırsattır. Açlık, susuzluk ve sabır, aslında insana verilen en büyük derslerdir.

Modern hayatın koşuşturması içinde yemeklerin bolluğu, israfın sıradanlaşması ve tüketim çılgınlığı insanı adeta doyumsuz hale getirdi. Ramazan, bu kısır döngüyü kırarak insana sadeleşmeyi öğretir. Bir lokmanın, bir yudum suyun değerini anlamak, paylaşmanın kıymetini kavramak için en güzel zaman dilimidir.

Oruç sadece bedeni aç bırakmak değil, aynı zamanda zihni ve kalbi de kötülüklerden uzak tutmaktır. Dilimize, gözümüze ve düşüncelerimize de oruç tutturmak gerekir. Sadece aç kalıp, kötü söz söylemeye devam eden biri, aslında Ramazan'ın ruhunu kavrayamamıştır.

Bu ayda yapılan ibadetler, verilen sadakalar ve paylaşılan iftar sofraları, insanı sadece Allah’a değil, aynı zamanda toplumuna da yaklaştırır. Oruç, bireysel bir ibadet gibi görünse de toplumsal etkileri büyüktür. Zengin ile fakirin aynı açlığı hissetmesi, toplumsal eşitliği hatırlatan en önemli deneyimlerden biridir.

Ramazan, kendini yenilemek isteyen herkes için büyük bir fırsattır. Sadece bedenin değil, ruhun da arındığı, kalplerin yumuşadığı, affetmenin ve merhametin ön plana çıktığı bu ay, aslında insanın kendine dönüp bir muhasebe yapması için sunulmuş bir nimettir.

Her sahurda uyanış, aslında yeni bir başlangıçtır. Her iftar, şükrün ve paylaşmanın bir simgesidir. Ramazan, insanın kendisiyle ve hayatla yüzleşmesi için gelen bir misafirdir. Önemli olan, bu misafirin kıymetini bilmek ve ondan en iyi şekilde faydalanmaktır. Ramazan ayı Müslümanlar arasında barış, huzur ve yeniden uyanmasına vesileyle olmasını dilerim. Ramazanınız mübarek olsun.