KİŞİNİN GÜZELLİĞİ TESETTÜRÜNDEDİR.


 Prof.Dr. Hüseyin ÇELİK    19.07.2025 09:33:58  



Allah (cc) her varlığı ayrı bir güzellikte yaratmıştır. Kimisinin üzerindeki tüyleri, kimisinin üzerlerindeki derileri ve kılları onlara ayrı bir güzellik katmaktadır.

İnsanın güzelliği ise hem yaratılıştan sahip olduğu fiziki özellikten hem de üzerine almış olduğu elbiselerden gelmektedir. Diğer canlılar yaratılmış oldukları hal üzere hayatlarını devam ettirirlerken insanın ayrıca vücudunu örtmeye de ihtiyaç duyar. 

İnsan bedenindeki mahrem yerleri elbiseyle, evinin mahremiyetini kapı ve pencereler ve buralara taktığı perdeler ile korur. Aynı şekilde haramlara karşı göz perdelerini indirerek te kalbinin mahremiyetini muhafaza eder. 

İnsandaki örtünme duygusu fıtri bir duygudur. İnsan yaratılışı gereği her zaman bedenindeki mahrem yerleri örtmeyi ister. Mahrem bölgelerin açılması onu rahatsız eder. Hatta ilk insan olan Hz. Âdem ile Hz. Havva’nın ilk imtihanları da örtünme şeklinde olmuştur. Nihayet ikisi de o ağaçtan yediler. Bunun üzerine mahrem yerleri kendilerine göründü, üstlerini cennet yaprağıyla örtmeye çalıştılar.” (Ta-Hâ: 121) ayet-i kerimesinde de buyrulduğu gibi Hz. Âdem ile Hz. Havva yaratıldıktan sonra geçici bir süre cennete kalmaları istenmişti. Kendilerine her şey serbest bırakılırken sadece bir ağaca yaklaşmamaları istenmişti. Ama onlar bu yasak ağaçtan yemişler ve neticede avret yerleri açılmıştı. Avret yerlerinin açıldığını fark eder etmez de orada buldukları yapraklarla örtmeye çalışmışlardı.

Buradaki dikkatimizi çeken nokta “avret yerlerini yapraklarla örtmek” istemeleriydi. Örtünme duygusu yaratılıştan gelen bir özellik olduğu için hemen mahrem yerlerini örtmeye çalışmışlardı.

Namazın şartlarından birisi de setr-i avret dediğimiz mahrem yerlerin örtülmesidir. Bunula ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır: Ey Âdemoğulları! Her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez.” A’râf: 31) Bu ayet-i kerimede namaz kılınacağı zaman “ZİYNETLERİNİZİ ALINIZ” şeklinde emredilmiş olmasıdır.

İslam öncesi Mekke toplumunda Kâbe’yi çıplak tavaf etme uygulaması vardı. Mekkeli olmayan, dışarıdan hac yapmaya gelmiş olan kimselere: “Üzerinizde iken günah işlemiş olduğunuz elbiseler ile Kâbe tavaf edilmez. Onun için bizim yaptığımız ve içerisinde günah işlenmemiş elbiseler var. Onlardan alın ve onları giyerek tavafınızı yapın” diyorlardı. Parası olanlar bu elbiselerden alır ve onları giyerek tavaf ederlerdi. Parası olmayan kimseler ise üzerlerindeki bütün elbiseleri çıkararak tavaf ederlerdi. Kadınlarda daha ziyade geceyi tercih ederlerdi. Bu ayet böyle bir uygulamadan vaz geçilmesini ve elbiseli olarak Kâbe’nin tavaf edilmesini emretmektedir.

Bu ayette dikkat çeken nokta “elbise”nin “ziynet, süs” olarak isimlendirilmesidir. Buradaki Ziynet “elbise” manasındadır. Elbisenin “süs, ziynet” olarak isimlendirilmesidir. Buradan hareketle kişinin güzelliğinin örtünme ile olacağı anlaşılmaktadır.